Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"Enerji dönüşümü, madencilik, arz güvenliği, kritik mineraller, hidrokarbonlar gibi hepsi birbirinden önemli başlıklarda Türkiye'nin potansiyelini bir kez daha değerlendirme fırsatı bulduk. Ülkemizin enerji alanında farklı bir ivme yakaladığı herkes tarafından ifade ediliyor.
Türkiye olarak enerjide adeta kendimizle yarış halindeyiz. Bugün de son yıllarda atılım yaptığımız yenilenebilir enerji alanında hizmete alınan projelerin toplu açılış merasimini gerçekleştiriyoruz. Törenimizin ve bugün resmen hizmete sunduğumuz yatırımların ülkemiz, milletimiz ve enerji sektörümüz için hayırlı olmasını diliyorum. Bu önemli yatırımları ülkemize kazandıran firmalarımızı, kurumlarımızı ve Bakanlığımızı canı gönülden tebrik ediyorum.
Dünyamız büyüyor, ekonomiler gelişiyor. Buna bağlı olarak enerji talebi de hızla artıyor. Bilhassa gelişmekte olan ekonomiler hem geçmişi telafi etmek hem de belli bir kalkınma düzeyine ulaşabilmek için dünya ortalamasının da üzerinde büyüme oranları kaydediyor. Bunun etkisi tabiatta da hissedilmektedir. Enerji ihtiyacının her gün arttığı bir tabloda, zaten küresel ısınma tehdidiyle karşı karşıya olan doğal çevreye yeni riskler eklenmektedir.
Şu ikilemle giderek daha fazla muhatap oluyoruz. Bir taraftan hayatımızı devam ettirmek için daha fazla enerji kullanırken, diğer taraftan hayatımızı sürdürdüğümüz çevreyi tahrip ediyoruz. Tabii bir de buna küresel riskleri ve yaşam alanlarına yönelik tehditleri ilave ettiğimizde nasıl karmaşık bir sorunla yüzleştiğimiz daha net görülecektir.
Uluslararası kuruluşların tamamı, ekonomik büyüme ve teknolojiyle birlikte enerji ihtiyacımızın da katlanarak artacağını söylüyor. Enerji kullanımına paralel olarak enerji sarfiyatından doğan sera gazlarının dünyamıza verdiği zarar da istikrarlı bir şekilde büyüyor.
Bu temel gerçeklerin bize anlattığı şudur: Enerji talebimiz hızla yükselirken hidrokarbon başta olmak üzere temel enerji kaynaklarımız erimekte, yine aynı süreçte dünyamız kirlenmektedir. Ekonomik bakımdan gelişmiş devletler dahil, dünyadaki tüm ülkeler enerji politikalarını bu tabloya göre planlamakta, adımlarını buna göre atmaktadır. Enerji kaynaklarına erişimle ilgili rekabet kızışırken, enerji arz güvenliğini garanti etmeye yönelik çabalar yoğunlaşıyor.
Fosil yakıtlar noktasında avantajlı konumda olan ülkeler bile rezervlerinin çok uzak olmayan bir tarihte biteceğini bilerek hareket ediyor. Mevcut durumda hepimiz şunu çok net kere biliyoruz: Arz güvenliği, enerji diplomasisi, kaynak çeşitliliği sadece teknik meseleler değil, doğrudan milli güvenliğe dair konular olarak görülmeye başlanmıştır. Enerji arz güvenliğinin sağlanması hemen her devlet için bir beka meselesi haline dönüşmüştür.
Geçtiğimiz günlerde Avrupa'nın kimi yerlerinde yaşanan kesintiler, enerjinin hayatımızda tekabül ettiği vazgeçilmez yeri bir kez daha göstermiştir. Gelecekte enerji kaynakları üzerindeki rekabet daha da sertleşecek, daha yıkıcı bir hal alacaktır. Son yıllarda patlak veren krizlerin hepsinde enerji belirleyici role sahiptir. Afrika'dan Asya'ya, Ortadoğu'dan Latin Amerika'ya, dünyanın birçok bölgesinde tırmanan gerilimleri enerji yarışından bağımsız okuyamayız.
Bir damla petrolü oluk oluk akan insan kanından daha değerli gören zihniyet hiç değişmedi, hiçbir zaman değişmeyecek. Bunlar kendi rahatları, kendi güvenlikleri, kendi gelecekleri için mazlumların kanlarından beslenmeye, unutmayın, devam edecektir.
Burada şunun altını bir kez daha çizmek istiyorum: Biz enerji meselesini bir rekabet unsuru olarak değil, çıkarların uzlaşacağı, herkesin fayda sağlayacağı bir işbirliği vesilesi olarak görüyoruz. Hep söylediğim gibi sömürmeye değil, beraberce kazanmaya talibiz. Hangi coğrafyada enerji hamlemiz varsa özünde işte böyle bir hassasiyet vardır. İnşallah bu hakkaniyetli ve adaletli tavrımızı her ne pahasına olursa olsun her şart altında muhafaza edeceğiz.
Ülkemizi başarıdan başarıya koşturduğumuz alanların en başında enerji sektörü geliyor. Nükleer enerjiden hidroelektriğe, rüzgardan jeotermale, güneş enerjisinden petrol ve doğalgaza kadar her alanda ciddi yatırımlar yaptık. Karadeniz ve Gabar'daki keşiflerimizle makus talihimizi değiştirdik. Akkuyu Nükleer Güç Santrali projemizle ülkemizi farklı bir lige yükselttik.
Ayrıca Türkiye'yi enerji koridorlarının kesiştiği bir merkeze dönüştürdük. Son 23 yılda nereden nereye geldiğimizin en yakın şahidi sizlersiniz. İster muvafık, ister muhalif olsun, elini vicdanına koyan herkes Türkiye'nin enerji alanında büyük bir sıçrama yaptığını zaten kabul ediyor.
Burada bazı temel verileri sizlerle paylaşmakta fayda görüyorum. Şimdi bakınız değerli arkadaşlar, geçtiğimiz 20 yılda ülkemizin enerji ihtiyacı 3 katına çıktı. Elektrik talebimizin 2035 yılına kadar en az yüzde 50 oranında artacağını öngörüyoruz.
Enerji arzımızda ithal kaynaklara ait pay şu an yüzde 70 düzeyinde. Her yıl değişmekle birlikte 60 ila 100 milyar dolar civarında enerji kaynaklı bir ithalat faturamız var. Hedefimiz bu ithalatı düşürerek enerji faturamızı hafifletmek, nihai olarak da Türkiye'yi kaynakta ve teknolojide net ihracatçı bir ülke yapmaktır.
Ülkemizin geniş yenilenebilir enerji potansiyelinin daha fazla kullanılması ve yenilenebilir kaynaklı elektrik üretiminin mümkün olan en üst seviyeye ulaştırılması enerji stratejimizin temel unsurlarını teşkil ediyor. 2053 net sıfır emisyon hedeflerimize ulaşmak için yenilenebilir enerji en önemli sacayaklarından birini oluşturuyor.
Halihazırda yenilenebilir enerji kurulu gücü bakımından Avrupa'da 5., dünyada 11. sırada yer alıyoruz. Enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, mevcut teknolojilerin verimliliğinin artırılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesi, özellikle de buna yönelik politika ile stratejilerin uygulanmasına büyük önem veriyoruz.
2025 yılı Mart ayı itibarıyla kurulu gücümüz 118 bin 185 megavata ulaştı. Bunun yüzde 60'ı yenilenebilir kaynaklardan oluşuyor. 2005 yılında hiç olmayan güneş enerjisi kurulu gücümüz bugün 21bin 833 megavata ulaştı. Bu büyük başarı, yıllardır büyük bir kararlılıkla sürdürdüğümüz planlama ve yatırım stratejilerimizin bir ürünüdür. 2035 yılına kadar güneş ve rüzgar kurulu gücümüzü 120 bin megavata çıkarmayı hedefliyoruz. Bu amaçla yaklaşık 80 milyar dolarlık yatırım yapacağız.
Yeşil enerji hedeflerimize ulaşmak için yeşil iletim altyapısını kuruyoruz. 2035 yılı itibarıyla 5 bin megavatlık deniz üstü rüzgar kapasitesi oluşturmayı hedefliyoruz. Şu rakamlar da son derece çarpıcıdır: Projeksiyonlar, ülkemizin yıllık en az 180 milyar kilovatsaat hidroelektrik, 140 bin megavat rüzgar enerji santrali, 53 bin megavat yüzer güneş enerjisi santrali, 4 bin 500 megavat gücünde jeotermal enerji üretim tesisi potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor. Bu potansiyelimizi kuvveden fiile çıkarmak için her yolu deniyoruz.
Yenilenebilir enerji kaynakları destekleme mekanizması YEKDEM ile yatırımcılarımızın yanında oluyoruz. Hem yenilenebilir enerji yatırımlarını hem de bu yatırımlarında kullanılan ekipmanın ülkemizde üretimini teşvik ediyoruz. 2014 yılında sektörde sadece 27 imalatçı varken, bugün 500 imalatçımız var. Bu sayede ana ekipman imalatçıları ve alt tedarikçilerle birlikte 50 bin kişiye istihdam imkanı sağlandı.
Güneş santrallerinde kullanılan aksamlarda yüzde 75, rüzgar santrallerinde ise kule, kanat ve jeneratörde yüzde 70'in üzerinde yerlilik oranına ulaştık. İnşallah çok daha iyi seviyeleri yakalayacağız. Burada şunu da ifade etmek isterim: Yatırımcıların karşı karşıya olduğu sıkıntıları asla göz ardı etmiyoruz. Özellikle 48 ayı bulan izin süreçlerini 18 aya düşürmek istiyoruz.
Rüzgar ve güneş enerjisi izin süreçleri ile ilgili hazırlıklarımızı tamamladık. Konuyu bir an önce meclisin takdirine sunarak bu alandaki düzenlemeleri sadeleştirmeyi arzu ediyoruz. İzin süreçlerinin kısalmasıyla birlikte tahsis ettiğimiz ve edeceğimiz kapasiteleri çok daha hızlı bir şekilde hayata geçireceğiz.
Dikkat ederseniz bütün bu rekorların, gelişmelerin, geleceğe odaklanan vizyon projelerinin hiçbiri muhalefetin gündeminde yer almıyor. Ekonomik büyümeymiş, yatırımmış, dış politikaymış, enerji hamleleriymiş… Bakın üzülerek söylüyorum, bunların hiçbirini takip etmiyorlar, hiçbiriyle ilgilenmiyorlar.
Sadece yolsuzluk iddialarına değil, küresel ölçekte yaşanan gelişmelere de gözlerini kapatmışlar. Daha doğrusu gözlerine bant çekmişler. Gözleri var ama görmüyorlar. Kulakları var ama duymuyorlar. Gerçekleri bal gibi bildikleri halde maalesef bunu dillendirmeye cesaret edemiyorlar. Kafasını kuma gömerek görünmez olduğunu zannedenlere bir an önce kaçtıkları hakikatle yüzleşmelerini tavsiye ediyoruz.
Onlar enerjilerini boşa harcarken, biz şu an yaptığımız gibi tüm enerjimizi Türkiye Yüzyılı'nın inşasına sarf etmiş durumdayız. Sahte ve saçma tartışmalarla ülkemizin enerjisini tüketmeye çalışanlara inat, Türkiye'nin enerjisini çoğaltmak için gece gündüz çalışıyoruz. Hakaretle, tehditle, sorumsuz siyasi söylemlerle değil, burada olduğu gibi eserlerimizle konuşuyoruz, yatırımlarımızla, projelerimizle konuşuyoruz. Türkiye'nin hızını yavaşlatan kutuplaştırma siyasetinin, bunu körükleyenler başta olmak üzere hiç kimseye bir faydasının olmadığı açıktır.
Bugün ülkemizin en büyük ihtiyacı laf yarıştırmak değil, hizmet ve eserleri yarıştırmaktır. Bakın şu rakamlar, Türkiye'nin asıl gündeminin ne olduğunu göstermesi açısından fevkalade önemlidir.
2024 yılında 81 ilde irili ufaklı toplam 6 bin 182 elektrik üretim santrali devreye alındı. Santrallerin toplam yatırım değeri yaklaşık 5 milyar dolar. Kurulu gücü ise 6 bin 818 megavat. Bunun 6 bin 676 megavatı, bir başka ifadeyle %98'i yenilenebilir enerji santrallerinden müteşekkil. Bunların 5.282 megavatını güneş, bin 58 megavatını rüzgar santralleri oluşturuyor.
2024 yılında gerçekleşen yenilenebilir yatırımlarının yıllık üretim kapasitesi 23,8 teravatsaattir. Bu elektriğin doğalgazdan karşılanması durumunda ithal edilecek doğalgazın parasal karşılığı 1,3 milyar dolardır. 2024 yılında devreye alınan yenilenebilir enerji yatırımları sayesinde yıllık 12,5 milyon ton karbondioksit salınımı engellenmiştir. 2024 yılında devreye alınan 6.676 megavatlık yenilenebilir enerji yatırımlarımız birçok ülkenin toplam kurulu gücünden daha fazladır.
Gülpınar, Geyve, Atayres 2 rüzgar enerjisi santralleri ile Yeşilyurt ve Enji Kütahya güneş enerjisi santrallerimizin hayırlı olmasını diliyorum. Bu yatırımların ülkemize ve milletimize kazandırılmasında emeği geçenleri tebrik ediyorum. Temiz enerji yatırımlarını teşvik etmeyi ve desteklemeyi sürdüreceğimizi burada tekrar vurgulamak istiyorum. "
Hibya Haber Ajansı
© Copyright 2025 İletişim Dünyası Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.